Cumartesi, Temmuz 27

10 soruda kış ajerjisi

10 SORUDA KIŞ ALERJİSİ Soğuğa karşı alerji nedir? Kimler risk altındadır? Kışın maske kullanmak alerjiye neden olur mu? Yoksa koruyucu mu? Grip ile alerjiyi nasıl ayırt edebiliriz? Türk Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği’nden tıp uzmanları, kış alerjileri hakkında en sık sorulan 10 soruyu yanıtladı. Kışın hangi alerjiler ortaya çıkar ve hayatı nasıl zorlaştırırlar? Kış alerjilerinin çoğu ev, okul gibi kapalı ortamlarda ortaya çıkar. İnsanlar kışın, özellikle de yeterli havalandırmanın olmadığı kapalı mekanlarda daha fazla vakit geçirdikçe, kış alerjisine bağlı rahatsızlıklar daha sık görülüyor. Kış alerjilerinin en yaygın nedenleri ev tozu, ev tozu akarları, nem, evcil hayvan kepeği ve böceklerdir. Özellikle solunan iç mekan havasında soğuk hava ve nem oranı artan küf ve toz akarları gibi alerjenler, artan iç ortam sıcaklıklarını ve nemi severler ve hızla çoğalırlar bunun sonucunda hem cilt hem de solunum yolu alerjileri gelişebilir. . Atmosfer sıcaklığının ciddi oranda düştüğü kış aylarında, soğukla ​​temas sonrası halk arasında ürtiker olarak bilinen ürtiker şeklinde bir cilt alerjisi ortaya çıkabiliyor. Ayrıca astım ve alerjik rinit hastalarında, soğuk havanın solunum yollarını olumsuz etkileyip hasara yol açması nedeniyle artan rahatsızlık hissi yaşanabilmektedir. Tüm bu durumlar: Çocuk hastaların günlük sosyal yaşamlarında, çalışma hayatlarında ve okul hayatlarında yaşam kalitesini tehlikeye atabilmektedir. Bu durum iş günü kaybı, çocukların eğitimlerinin aksaması, akademik başarılarının düşmesi gibi zorluklara yol açabilmektedir. Okulların açılmasıyla birlikte artan viral enfeksiyonlar, alerjik hastalıklara (astım, alerjik rinit) yakalanan çocuklar için büyük risk oluşturuyor. Bu viral enfeksiyonlar kış aylarında dünya çapında oldukça yaygındır. Oldukça bulaşıcı olan bu enfeksiyonlar, alerjik hastalıkların semptomlarını artırabilir. Enfeksiyonlara ek olarak, ev içi alerjenler ve artan hava kirliliği de solunum yollarının iç yüzeyine zarar vererek alerji semptomlarını ve astım ataklarını tetikleyebilir. Kimler risk altındadır? Kış aylarında astım, alerjik rinit, egzama ve kronik ürtiker (kurdeşen) gibi önceden bilinen rahatsızlıkları olan kişiler yüksek risk altındadır. Ayrıca dış ortam sıcaklığının ortalama hava sıcaklığından çok daha düşük olduğu ve iç mekan neminin arttığı bölgelerde yaşayan bireyler daha fazla risk altındadır. Bölgede sanayi altyapısının artmasına bağlı olarak oluşabilecek hava kirliliğinin artması da bu bölgelerde yaşayanlar için ayrı bir risk faktörüdür. Kış aylarında nemin artmasıyla birlikte çoğalan ev tozu akarları her türlü kumaşta yaşayabilir. Yün yastık, yorgan, yatak ve kalın kumaş perde gibi alanlarda sıklıkla bulunurlar. Hangi önlemler alınmalı? Kullanılan nevresim, yastık ve yorganlar yünden yapılmamalı ve mümkünse özel tıbbi akar önleyici örtülerle örtülmelidir. Mümkünse halılar kaldırılmalı, aksi takdirde büyük halı yerine küçük, ince bir halı kullanılmalıdır. Kalın veya ağır perdeler yerine stor veya tül perdeler tercih edilebilir. Oturma odasında mümkün olduğunca az eşya bulundurulmalı, kitap, oyuncak gibi eşyalar kapalı dolaplarda saklanmalıdır. Akarların yoğun olarak yaşayabileceği tüylü ve peluş oyuncaklar kaldırılmalıdır. Odanın tamamı en az haftada bir kez HEPA filtre veya yüksek emişli elektrikli süpürge ile temizlenmelidir. Alerjik hastalıklara sahip kişilerin kış aylarında diğer mevsimlere göre daha fazla artan hava kirliliğinin olduğu ortamlardan uzak durmaları, kalabalık, havalandırılmayan kapalı ortamlarda uzun süre kalmamaları gerekmektedir. Dumana maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Soğuk havanın solunum yollarını etkilememesi için ağız, burun, göz gibi organların iyi korunması gerekir. Kış aylarında daha sık görülen grip, soğuk algınlığı ve farenjit gibi viral solunum yolu enfeksiyonları, özellikle kış aylarında astım hastalarını olumsuz etkileyerek astım kontrolünü bozabiliyor. Bu nedenle astım ve alerjik rinit hastalarının kışın olumsuz etkilerini azaltmak için doğru mevsimde aşı yaptırmaları faydalı olacaktır. Soğuğa alerjisi olan kişiler sıcak giyinmeli ve kış aylarında soğuğa maruz kaldıkları süreyi azaltmalıdır. Alerji hastaları hava kirliliğinin yoğun olduğu ortamlardan uzak durmalı, anaokulu/okul gibi genel ortamlarda hijyen kurallarına dikkat etmeli ve ellerini sık sık yıkamalıdır. Soğuk alerjisi nedir? Soğuk alerjisi, soğuk hava, kuvvetli rüzgarlar ve soğuk sıvılarla temas eden bölgelerde kızarıklık, kaşıntı, kabarcıklanma ve şişme ile karakterize alerjik bir reaksiyondur. Kendinizi soğuk alerjisinden nasıl korursunuz? Soğuğa alerjisi olan kişiler sıcak giyinmeli ve kış aylarında soğuğa maruz kaldıkları süreyi azaltmalıdır. Kış aylarında hava kirliliği de artıyor. Kirli hava alerjisi olan kişileri nasıl etkiler? Aynı şekilde soğuğun alerjik bünyeler üzerindeki etkisi nedir? Kış aylarında diğer mevsimlere göre daha fazla artan hava kirliliği ve soğuk, alerji hastalarını olumsuz etkiliyor. Soğukta nemli ve yağışlı atmosferde yoğunlaşıp solunan havada yerini alan egzoz gazı, fabrika dumanı, sigara dumanı, yanıcı madde (kömür, odun vb.) parçacıkları, hava kirliliğine katkıda bulunur ve alerji riski oluşturur. . hastalar. Hem hava kirliliği hem de soğuk, hastaların solunum yollarındaki mukozada ciddi hasara neden olabiliyor. Solunum yollarındaki bu hasar, alerjenlerin vücuda daha kolay girmesine ve burun mukozası ile bronş duvarının hassaslaşmasına neden olabilir. Tüm bu nedenlerden dolayı hava kirliliğinin fazla olduğu yerlerde astımın yanı sıra burun ve gözlerdeki alerjik hastalıklarda da artış görülebilmektedir. Hava kirliliğine neden olan kimyasallar solunum yollarında reaktif tepki oluşturur. Bunun sonucunda alerji hastalarında burun tıkanıklığı, burun akıntısı, gözlerde sulanma, hapşırma, öksürme, nefes darlığı gibi belirtilere neden olabiliyor. Solunum yolu alerjileri ve grip enfeksiyonlarının belirtileri benzerdir. Kendinizi nasıl farklılaştırabilirsiniz ve ne yapmalısınız? Kış alerjisi belirtileri ile soğuk algınlığı belirtileri birbirine çok benzediğinden bunları ayırt etmek zordur. Alerji her yaşta gelişebilir. Hiçbir zaman alerjisi olmayan bir bireyin tüm rahatsızlıklarını sadece soğuk algınlığına bağlamak yanlıştır. Bireyde gelişmiş olabilecek yeni alerjiler asla unutulmamalıdır. Bu iki klinik durum arasında ayrım yapılırken semptomların birkaç haftadan uzun sürmesi daha çok alerji lehine iken aniden ortaya çıkan semptomlar sıklıkla soğuk algınlığı ile ilişkilidir. Ayrıca soğuk algınlığına ateş eşlik edebilirken alerjik hastalıklarda ateş oluşmaz.Soğuk algınlığındaki kas ağrıları ve halsizlik alerjik hastalıkların tipik bir örneğidir ancak bu değildir. Soğuk algınlığı hastalarında boğaz ağrısı daha sık görülürken alerjik hastalıklarda daha nadir görülür. Kışın alerji ilaçlarını kullanmayı bırakmalı mı yoksa doz değişikliği mi yapmalısınız? Alerji ilaçlarının hastaların doktor kontrolü dışında kullanılması hem hastalığın tedavisinin kontrolünün kaybedilmesi hem de ilaçların uzun süreli kullanımına bağlı olarak yan etkilerin ortaya çıkması açısından risklidir. Kış aylarında hava kirliliğinin ve viral enfeksiyonların artması nedeniyle çocukların alerjik hastalıkları kontrol altına almak için doktorlarının önerdiği tedaviyi düzenli olarak kullanmaları ve alerjik semptomları artıran tetikleyicilerden uzak durmaları gerekmektedir. Özellikle çocuğun kreş, okul gibi ortamlarda geçirdiği süre boyunca doktorun belirlediği tedavinin devam ettirilmesi ve istenilen koşulların sağlanması tedavinin etkinliği açısından oldukça önemlidir. Tedaviyi alan hasta gibi tedavinin de doğru uygulanması tedavinin en önemli parçasıdır. İnhale ilaçlarla ilgili eğitim; Küçük çocuklar için bunun hem aileye hem de kreş bakıcılarına anlatılması ve doğru şekilde uygulanmasının sağlanması gerekir. Yukarıda belirtilen tüm hususlar dikkate alındığında oluşabilecek semptomlarda artış olması durumunda tedavi değişiklikleri veya doz artışları ancak hastanın doktoru tarafından değerlendirildikten sonra yapılmalıdır. Kışın maske kullanmak alerjiyi tetikleyebilir mi? Yoksa koruyucu mu? Solunum yolu viral enfeksiyonlarını azaltacağından alerjik astım ve alerjik rinit hastalarında maske kullanmak yararlı olabilir. Çocuklarda maske kullanmak zordur ve maske takmanın oluşturabileceği riskler nedeniyle endişe yaratmaktadır. Maske, özel bir sağlık sorunu olmayan 2 yaş üstü çocuklarda da kullanılabilir. 2 yaş altı çocukların solunum yollarının küçük olması nedeniyle nefes almada zorluk yaşaması nedeniyle maskeyi takmaması öneriliyor. Maske seçerken yüze tam oturan, burun ve ağzı tamamen kapatan TSE onaylı ürünler tercih edilmelidir. Bu ürünlerin temas alerjisi riskinin düşük olması ve lateks, paraben, naylon gibi maddeler içermemesi önemlidir. Maske takmanın astımı tetiklediğini gösteren bilimsel bir çalışma yok. Şu ana kadar yapılan bilimsel çalışmalara göre astım krizi geçirmeyen ve astım semptomları kontrol altında olan hastalarda maske kullanımı herhangi bir soruna yol açmıyor. Astımı tetiklemesi beklenmez. Ancak bez maske kullanıldığında, maskenin kokulu deterjan veya yumuşatıcı ile yıkanması astımı tetikleyebilir. Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

deneme bonusu
Antalya Haber Sunucu
meritking